Tahir Elçi’yi kim öldürdü?
- Rabia Çetin
- Sep 5, 2016
- 2 min read

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi 28 Kasım 2015’te Suriçi’nde tarihi Dört Ayaklı Minare’nin önünde “Bu tarihi bölgede silah, çatışma operasyon istemiyoruz” derken çıkan PKK’lilerle polis arasında çıkan çatışmada öldürüldü.
Elçi’nin öldürüldüğü ana dair görüntüleri her izleyen, “O araç neden oraya kadar hiç durdurulmadı?”, “O kaçanlar nasıl oraya yönlendirildi?”, “Hengame sırasında kaçan iki gençten biri silahı kabzasından tutarken, diğeri silahını yere fırlatırken Elçi kimin kurşunuyla öldü?”, “Onca polise rağmen Elçi nasıl korunmadı” gibi sorulara boğulup kalıyordur. Bu soruların cevabı bir türlü verilmediği gibi aylar sonra toplanan eksik deliller sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda Elçi’nin ölümüne ilişkin “Nasıl vurulduğu tıbben ve fiziken bilinemez” ibaresi yer aldı.
Elçi’nin ölümüne sebep olan çatışma sırasında kaçan iki gencin akıbeti de bilinmemekle birlikte cinayet dosyasındaki gelişmeler hakkında da Diyarbakır Barosu avukatlarının soruları her defasında yanıtsız kalıyor.
Elçi cinayetinin dosyası tüm soru işaretleriyle bir rafta bekletilirken Akşam gazetesi, Elçi’nin ölümüne ilişkin ‘Nasıl vurulduğu tıbben ve fiziken bilinemez’ ibareli bilirkişi raporunun üzerinden bir geçmeden “Yakalanan PKK'lı Tahir Elçi'yi öldürdüklerini itiraf etti” manşetiyle çıkmış ve cinayeti ismini vermedikleri, hiçbir dayanağı olmayan bir ‘itirafçı’ üzerinden PKK’ye yıkmaya çalışmıştı.
Akşam gazetesinin 31 Mayıs’ta manşetten “Yakalanan teröristten suikast itirafı; Elçi’yi öldürüp kayda aldık” başlığıyla Devrim Tosunoğlu-Levent Albayrak imzasıyla verdiği haber şöyleydi:
“Diyarbakır Sur’da basın açıklaması yaptığı sırada öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin PKK suikastine kurban gittiği ortaya çıktı. Teslim olan iki terörist cinayetin PKK tarafından işlendiğini, plan doğrultusunda cinayet anının kameraya çekildiğini anlattı. X kod isimli O.Z, savcılıkta verdiği ifadede “Tahir Elçi’nin 3 gün önce dört ayaklı minarenin orada açıklama yapacağını biliyorduk. Önceden bize orada hazır olmamızı söylediler. Mahsun Gürkan ve Süleyman isimli örgüt elemanları bize suikast eyleminden bahsettiler”
Ancak Elçi’nin avukatı Neşet Girasun, gazetenin haberini şu açıklamayla yalanmıştı:
“Gazetenin haberinde yakalanan örgüt mensubu “X kod isimli O.Z, savcılıkta verdiği ifadede ‘Tahir Elçi’nin 3 gün önce dört ayaklı minarenin orada açıklama yapacağını biliyorduk. Önceden bize orada hazır olmamızı söylediler” ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Girasun, “Tahir Elçi, Dört Ayaklı Minare’nin önünde basın açıklaması yapma kararını 27 Kasım’da aldı ve bu karar aynı gün saat 16.27'de Diyarbakır Barosunun resmi Facebook hesabından paylaşmıştır.”
Girasun’un açıklamasıyla gazetenin cinayeti PKK’ye yıkma çabası boşa çıktı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Dink davasından, ASELSAN mühendisilerinin gizemli ölümlerine, Muhsin Yazıcoğlu kazasından, Defne Joy Foster’in ölümüne kadar birçok dosya yeniden açılmış ve neredeyse tüm cinayetlerin ilişkisinin ‘FETÖ’yle bağlantılı olduğu iddiaları gündeme geldi.
Tüm bunlar hakkında aylardır dosyaya ilişkin tek bir açıklama yapılmazken, şüpheli sıfatıyla birinin ifadesi dahi alınmazken, avukatların soruları yanıtsız kalırken bugün Başbakan Binali Yıldırım, Tahir Elçi’nin öldürüldüğü kentten Akşam gazetesinin aylar önceki haber diliyle “PKK terör örgütü değilse, Tahir Elçi'yi kim katletti?” diye sordu.
Aslında Başbakanı’nın sorusu doğru ancak eksik onun eksik bıraktığı yerden biz soralım öyleyse: Evet, Tahir Elçi’yi kim katletti, hükümet bizzat bu ülkenin Başbakanı bir meydandan bir örgütü suçluyorsa eğer elinde delil ve kanıt vardır. Varsa delil ve kanıt neden kamuoyu ile paylaşılmıyor, neden avukatlarına ve ailesine bilgi verilmiyor,
Başbakan neye dayanarak bu iddiayı -ki kendisi kesin bir dille konuşarak- ortaya atıyor, kesin dille suçluyorsa şüpheli ya da katil kim ve nerede?





































Comments