top of page

Analiz: Medyanın Savaş Dolu Yılına Bakış

  • Evrim Kepenek ve Begüm Zorlu
  • Jul 8, 2016
  • 6 min read

Bağdu'nun Bisikleti

Kadri Bağdu 14 Ekim 2014 sabahı her gün yaptığı işi için yola çıkmış, 'Azadiye Welat' gazetelerini bisikletinin arkasına yükleyip, dağıtıma başlamıştı.

14 senedir gazetenin Adana'daki dağıtımından sorumluydu.

O gün, Seyhan ilçesinde

bisikletiyle ilerlerken arkasından sıkılan kurşunlar ile hayatını kaybetti.

Cinayetin faili hala belli değil.

Bağdu'nun ölümü başlayacak olan savaşın habercisiydi belki de. Onun ölümünden sonra yıkımının boyutunun hala gün yüzüne çıkmadığı bir savaş, insan hakları ihlalleri, hak savunucularının, gazetecilerin ve akademisyenlerin tutuklanması, Hurşit Külter'in kaybedilmesi, bombalı saldırılar ve gizlilik kararlarıyla çatışmanın gündelik hayatın baskın bir parçası olduğu bir sürece geçildi.

Geçen sene Suruç'tan sonra yeniden başlayan çatışmalar medyada da savaş dilinin egemen olmasına ve sorunun çözümüne katkıda bulunan yapıcı bir bakış açısından, taraflı ve şiddet, nefret körükleyici bir pozisyona geçilmesine (bu pozisyon hep mevcut olduğundan yeniden açığa çıkması da denilebilir) vesile oldu.

Toplumsal çatışmayı körükleyen habercilik

Türkiye’deki medyanın son bir yıllık süreçte kullandığı dile bakıldığında, toplumu birbirinden ayıran, çatışmanın sürdürülmesine hizmet eden, toplumsal ayrışmaları tetikleyen habercilik tarzının kullanılmış olduğu görülüyor.

Özellikle Sabah, Star, Akşam ve Yeni Şafak gazetelerinin tek bir merkezden ve çatışma politikalarına göre şekillenen manşetleri, sadece tek kaynağa (devlet kaynakları) göre haber yapması, hedef göstermesi ve savaş dili ile çatışmayı körüklüyor.

Bu bağlamda, bir giriş yazısı ve devamı gelecek bir çalışma olarak son bir senede yukarıdaki gazetelerdeki medyada savaş dilinin öne çıktığı örnekleri ve eğilimleri derlemeye çalıştık. Cinsiyet ve diğer çatışma alanlarını katmadığımız ve savaş dilinin yoğun olduğu bir dönemde tüm örnekleri katamadığımız için genişletilmesi gereken bir çalışma olarak ele aldık.

Savaş gazeteciliğinin yaygın olarak rastlandığı alanların Kürt Meselesi, (sivil/savaşçı ayrımı yapılmaksızın sokağa çıkma yasağı olan bölgelerindeki asker olmayan bireylere ve yaşama karşı) hak savunucuları, HDP’li vekillere karşı hedef gösterme, Rusya, İsrail ve ABD ile ilişkiler ve devlet başkanlarının, Ermeni Soykırımı’nı tanıyan Almanya ve tanınması için oy veren Türkiyeli vekillerin haberleştirilmesi olarak belirledik.

Temmuz 2015

Temmuz’da Sabah, Yeni Şafak, Star ve Akşam gazeteleri tek bir merkezden yürütülen ortak manşetini attı.

Manşetlerde, HDP’li vekillerin dokunulmazlıkların kaldırılmasının zemini oluşturacak taşların hangi manşetlerle döşendiğini de görmek mümkün.

Temmuz’da savaş medyası, “paralele yapı” ve PKK ile ortak mücadele edileceğini açıklayan, hedef

gösteren, tehdit eden manşetlerde buluştu. Öne çıkan manşetlerden bazıları şöyle:

Sabah “Son uyarı”, Yeni Şafak “Bu daha başlangıç”, Akşam “Teröre büyük darbe”, Star “Devlet kudretini

gösteriyor”, “Türkiye kudretini gösterdi”, Sabah “Terörle iş tutan bedelini öder”.

Ayrıca, 25 Temmuz’da Star da “Bu yalanı yutturamazsınız” başlıklı manşeti ile çözüm sürecini bitiren

taraf olarak HDP’yi göstererek, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı hedef gösterdi.

Aynı tarihli Akşam Gazetesi, “HDP’li vekilden bomba sevkiyatı” ve 27 Temmuz’da da yine aynı gazetede “Faysal’ın bombaları Suruç’u patlatacaktı” başlıklı manşetler ile HDP Şırnak milletvekili Faysal Sarıyıldız, hedef olarak gösterildi. Ancak, Sarıyıldız’ın aracında bomba olmadığına dair savcılık değerlendirmesi ise aynı gazetelerde haber dahi olmadı.

Ağustos 2015

Ağustos’da da savaş medyası Türkiye’de başlayan çatışmalı sürece dair kamuoyu tek taraflı

bilgileri içeren manşetleri ile devam etti. Star ve Akşam’da “90’lar geride kaldı”

vurgulu manşetler atılırken, sokağa çıkma yasaklarının yaşadığı kentlerde 90’ların çok daha ötesine geçen hak ihlalleri yaşandı. Bunun başlangıcı 10 Ağustos 2015’de Kevser Eltürk (Ekin Van) cenazesi teşhir edilerek Varto'da kent meydanına bırakılmasıydı. Ağustos'tan sonra hak ihlalleri gittikçe artmaya başladı. Hak ihlalleri ana akım medya tarafından haberleştirilmedi.

Yine 13 Ağustos’da ayrımcı dilini sürdürmeye devam eden Sabah gazetesi “Devletin atacağı bir adım daha yok”, Star gazetesi “İşte Türkiye’nin gücü” manşetleri ile barış çağrısı yerine güç göstergesi yapmayı tercih etti. Ağustos ayının en dikkat çeken manşetlerinden birini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhtarlarla yaptığı toplantıyı manşetine taşıyan Sabah Gazetesi attı. Gazete bu toplantıyı, “Cesur yürek muhtarlar” manşeti ile duyurdu.

Eylül 2015

Eylül ayı gazete manşetleri yine savaş üzerinden ilerlese de tek farklı manşetin atıldığı gün 3 Eylül

oldu. 3 Eylül’de Hürriyet, Milliyet, Posta, Akşam ve Vatan gazeteleri, Ege Denizi’nin kıyısına cesedi

vuran Aylan bebeği gazete manşetine taşıdı.

Aylan bebeğin unutulmasının hemen ertesi gününde savaş medyası eski ayarlarına döndü ve 6 Eylül’de mesela Sabah gazetesi, “Cizre’de köklü PKK temizliği”diye bir manşet attı. Bu manşetin atıldığı dakikalarda da yine İHD ve TİHV verilerine göre aralarında 10 yaşındaki Cemile Çağırga’nın da olduğu 24 sivil Cizre'de yaşamını kaybetmişti. Yaşamını kaybeden yurttaşların hiç biri savaş medyasının manşetinde yer almadı.

Yine 10 Eylül’de Yeni Şafak ve Takvim gazeteleri manşetlerinde kullandıkları ayrımcı dil ile diğer gazeteler arasından öne çıktı. Örneğin, Eski bakan Taner Yıldız, Demirtaş’a yönelik, “Etek giyip Kandil’e git” söylemini manşete taşıyan Yeni Şafak, ötekileştiren dilinin yanına bir de cinsiyetçi dilini de eklemiş oldu. Takvim gazetesi de yine aynı gün Demirtaş’ı kast ederek, “Selo iş başında” manşetini attı.

Ekim 2015

Ekim’de savaş medyasının gazeteleri bu kez yönlerini Silvan’a çevirdi. Cizre’de ev ev temizlendiğinden sonra bu kez de, Silvan’da aynı manşet kullanıldı 3 Ekim’de Sabah gazetesi, “Silvan’ı ev ev temizleyeceğiz” manşetini attı.

Ekim’de aynı zamanda Rusya ile yaşanan uçak krizi de damga vurdu. Kriz gazetelere, 8 Ekim’de Milliyet’in “Akkuyyu'yu başkası yapar”, Yeni Şafak’ın, “Rusya inandırıcı değil” manşetleri ile yansıdı. 10 Ekim’de Ankara’da meydana gelen canlı bomba saldırısı ise gazetelerin savaş dilini bir kez daha açığa çıkardı. 29 Ekim’de Star, Ankara patlaması için, “O patlamalar HDP’ye oy için” manşetini attı.

Kasım 2015

Kasım’ın en önemli olayı kuşkusuz erken seçimlerdi. Bir çok ana akım gazete, 2 Kasım’da AKP’nin seçim sonucunu, “Hocanın zaferi”, “Nerede kalmıştık”, “Türkiye’de fiilen başkanlık sistemine geçtik” manşetleri ile verdi.

27 Kasım’da gazetelerin manşetinde Rusya ile yaşanan kriz vardı. Posta

gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Özür dilemeyeceğim” cümlesini manşete alırken, Sabah, Rusya’yı kast ederek, “Kimse Türkiye’ye iftira atmasın”, Yeni Şafak “Rusya özür dilesin”, Vatan da, “Asıl

onlar özür dilemeli” manşetleri ile çıktı.

Ancak yaşanan politik süreç bu gazetelerin manşetlerinin aksi

yönünde gelişmelere sahne oldu. Örneğin 14 Haziran’da Cumhurbaşkanı Erdoğan konu ile ilgili olarak Rusya’ya iki mektup gönderdi.

Aynı tarihlerde, BBC international, Rusya devlet başkanı

Putin’in “Erdoğan’ın kendisinden özür dilediğini”duyurdu.

Aralık 2015

Aralık ayına gelindiğinde ise savaş medyasında daha önceki aylarda “ev ev temizlik yapılacak”

manşetlerinin yerini bu kez, “Sokak sokak temizlenecek” cümlesi aldı.

Örneğin, 15 Aralık’ta Sabah ve Habertürk gazeteleri, “Ev ev temizlenecek” manşetini atarken, 18 Aralık’da Sabah “O hendeklerde yok olacak” manşeti ile çıktı. Aralık’ta savaş politikalarının doruk noktasının manşetlerinden biri, yıkılan yakılan yaşam alanlarına dair manşeti ile Star gazetesinden geldi.

Star yaşam alanı yerle bir edilmiş kentlerin fotoğrafları ile servis ettiği manşetinde, “TOKİ göreve” manşetini attı. (Sözcü ise, 24 Aralık’ta yeniden başlatılan çatışmalı süreci yok sayarak, okurlarına, “AKP HDP ve APO başkanlık için uzlaştı” manşeti ile ulaşmayı tercih etmişti).

Ocak 2016

Aziz Yural için basın açıklaması

Ocak ayında savaş medyasının manşetlerine Kürt kentlerindeki belediyelere kayyum atanması

gündeme taşınırken, “temizlik operasyonlarına” ilişkin yine manşetlerde kendine yer buldu. 1 Ocak’ta

Sabah gazetesinde, “Karış karış temizliyoruz” manşeti dikkat çekerken, 2 Ocak’ta Star, “Hendekçi

belediyelere kayyum” manşeti attı.

4 Ocak’ta Güneş gazetesinin hedefinde, Şırnak'ta yaralılara yardım ederken vurulan sağlık çalışanı Aziz Yural vardı. Gazete yaşamını kaybetmiş olan Yural’ın

fotoğraflarını da kullanarak Yural’ı “vatan haini” ilan etti.

Şubat 2016

Başkanlık tartışmalarının manşetlere yansıdığı görüldüğü Şubat ayı savaş medyası eski çizgisini

sürdürdü. Örneğin 5 Şubat’ta Sabah gazetesinde, “Halkın umudu başkanlıkta” manşeti atılırken, 16 Şubat’ta Sabah’ın “O Havva üssünü yerle bir ederiz” manşeti de savaş dilinin yükseldiğinin göstergesi oldu.

Aynı gün Star gazetesi, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak’ı “Bodruma kapattılar” başlığı ile manşetine taşıdı ve hedef gösterdi. 29 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AYM’nin tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erem Gül’ün tahliyesine ilişkin söylemleri gazetelerin manşetine oturdu. Sabah “Tahliye kararına saygı duymuyorum”, Star “Karara uymuyorum saygı duymuyorum” manşetleri ile yayınlandı.

Mart 2016

Mart’ın en dikkat çeken manşetlerinden birini Milliyet gazetesi attı. Gazetenin manşetine göre,

“Haziran’da vizesiz AB” olacaktı. 9 Mart’ta ise polisin yetkilerinin arttırıldığı yasaya dair manşet atan

Milliyet, “Sokaklar polise zimmetli” başlığını manşetine taşıdı. 21 Mart’ta Star’ın “Gezizeka uyandı”

başlığı ile duyurduğu manşette de Gezi direnişine katılan kişilerin Türkiye’de olup bitenleri geç fark

ettiği ifade edildi.

Yine Belçika’da IŞİD saldırısı sonrası gazetelerin attığı “Ne kadar yılan varsa

Belçika’nın koynunda”, “Beslediği yılan Belçika’yı soktu” manşetleri dikkat çekti.

Nisan 2016

Nisan’da savaş medyasının hedefinde ABD Başkanı Obama ile yine HDP’li vekiller vardı. Savaş

medyasının gazeteleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye yönelik gezisinde istenen düzeyde ilgi

görememesini manşetlerine “Obama yanlış yaptı” diye taşırken, 23 Nisan’da HDP Eş Genel Başkanı

Selahattin Demirtaş hedef olarak konuldu.

30 Nisan’da savaş medyasında yer alan, “Kandil Meclis’e taşındı” manşeti ise HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması noktasındaki zeminin taşlarının nasıl serildiğine ilişkin ip uçları verdi.

Mayıs 2016

Mayıs’ta işçi sınıfının en önemli günü olan 1 Mayıs, gazeteler tarafından ya yok sayıldı ya da manipüle

edilmiş haberler ile yer aldı. Örneğin 2 Mayıs’ta Star’da yer alan manşette 1 Mayıs’a işçilerden daha

çok “provokatör”lerin katıldığı iddia edildi.

6 Mayıs’ta Can Dündar’a İstanbul Adliyesi önündeki saldırı 7 Mayıs’ta Posta Gazetesi’ne, “Can’ını kurtardı” olarak yansıdı. Yine iktidar partisi içindeki kriz de Mayıs’a damga vuran manşetler arasındaydı. 20 Mayıs’ta bu konudaki manşetlere yer veren gazeteler daha önce sayfalarının sol sütununda haberlerine yer verdikleri ve adeta Davutoğlu’nun yedeği gibi kenarda tuttukları Binali Yıldırım’ın başkanlığına tam not verdi.

Haziran 2016

Almanya’nın Ermeni Soykırımı’nı kabul etmesi Türkiyeli savaş medyasını deyim yerindeyse çılgına

çevirdi. 2 Haziran’da Star, “Herşey PKK için” ve Habertürk de, “2016 dost kırımı” manşetleri ile çıktı.

Sabah ise 4 Haziran’daki manşetinde Almanya’nın Ermeni Soykırımı konusundaki kararının bir “üst

akıl” aracılığı ile alındığını iddia ederek, “Ermeni kararında bir üst akıl var” manşetini attı. Star’ın

gerçeği yansıtmayan haberleri ile ünlü muhabiri Kemal Gümüş’ün 7 Haziran’daki, Silvan’daki yıkılan

evlerden birinin sahibi ile yaptığı “Allaha şükür evim yıkıldı” haberi ve Sözcü’nün Cumhurbaşkanı

Erdoğan’ın “Çocuk durmayan kadın eksik kadındır” sözleri nedeni ile attığı “İşte AKP’nin yarımları”

başlıklı manşetlerde Haziran’ın en dikkat çeken ayrımcı ve cinsiyetçi manşetleri arasında yer aldı.

18 Haziran’da Star Demirtaş’ı hedef göstererek, “Tek rakibi Kılıçdaroğlu” manşetini atarken aynı gazetenin 20 Haziran’da attığı Cihangir’deki plakçı saldırısına ilişkin “Gezi denemesi tacize takıldı” manşetleri de ayrıştırıcı dile örnek olan manşetler arasında yer aldı. Haziran’da liselerde başlatılan isyan hareketi de, “Derin iz liselerde” manşeti ile gazetelere yansıdı.

Ayrıca, Ekim ve Kasım aylarında savaş medyasının Rusya’ya yönelik, “Özür dilemeyeceğim”, “Kimse Türkiye’ye iftira atmasın” manşetleri bir yıllık sürecin sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya’ya “üzüntü” ve “özürlerini” bildirdiği iki mektubundan sonra “Rusya ve Türkiye arasında yeni dönem” manşetlerinin ile yer alması da dikkat çekici oldu.

Haziran’da Rusya ve Türkiye arasında yeni dönemin başladığı ve İsrail ile de ilişkilerin

normalleşeceği yönündeki manşetler, geçmiş dönemlerde atılan manşetlerin Cumhurbaşkanı

Erdoğan’ın söylemlerine göre şekillendiğini bir kez daha gösterdi.

Manşetler:

* Bu yazıda medya gözlem raporları ile bize ilham veren Erol Önderoğlu'na teşekkür ediyor ve tekrar geçmiş olsun diyoruz.

(EK/BZ)

 
 
 

Comments


Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page