Nepal’in Geçiş Dönemi Adaleti nasıl işleyecek?
- Enise Askın
- Jul 1, 2016
- 4 min read
Maoist gerillaların Nepal Krallığına karşı ayaklanmasıyla başlayan iç savaştan 10 yıl sonra hayata geçirilebilen yüzleşme faaliyetleri kapsamında Nepal hükümeti, çatışmalar sırasında işlenen savaş suçlarına yönelik mağdur şikayetlerini inceliyor.
Bu amaçla hükümet tarafından oluşturulan “Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu” ile “Zorla Kaybedilen Kişileri Araştırma Komisyonu”na iç savaş mağdurları tarafından yapılan şikayetlerin sayısı kısa zamanda 49 bine ulaştı.

“Toplu cinayet”, “toplu tecavüz” gibi ağır ceza gerektiren suçlara dair yapılan şikayetlerde, sorumlu gösterilen kişiler arasında eski Başbakanlar Sher Bahadur Deuba, Lokendra Bahadur Chand, Surya Bahadur Thapa ve Pushpa Kemal Dahal (Prachanda)’nın yanı sıra Nepal eski Kralı Gyanendra Shah da bulunuyor.
Nepal’de yayın yapan Kathmandu Post gazetesinden Dewan Rai, ülkedeki geçiş dönemi adaleti sürecinin mevcut durumu hakkında Neynik’in sorularını cevapladı. Sürecin önemli dönüm noktalarına dair bilgi veren Rai, mağdurların en büyük beklentisinin çatışma sürecinde işlenen suçlardan dolayı özür dilenmesi olduğunu vurguladı.
Zorla kaybedilme vakalarının sorumlularının belirlenmesi ve yargılanması konusunda Nepal, ne gibi zorluklarla karşı karşıya?
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği çatışma dönemine dair 30 binden fazla vaka hakkında veri topladı. Bu çalışmalar kapsamında çatışma dönemindeki en az bin 300 zorla kaybedilme vakaları belgelendi. Söz konusu vakaların yüzde 70’inden fazlası devlet tarafından gerçekleştirildi. Ancak Komiserlik kayıp kişilerin tanımına dair net bir tanım yapabilmiş değil. Söz konusu kayıp kişilerin politik nedenlerle kaybedildiği belirtildi. Yani diğer nedenlerle kaybedilmiş kişiler bu kategoride yer almadı.
Çoğu vakada mağdurlar, alıkoyulmalardan ve gözaltında kaybedilmelerden sorumlu kişi veya yetkilileri bizzat biliyor. Mağdurların çoğu şikayetlerinde sorumluların isimlerini açıkça belirterek, bu kişilere yaptırımda bulunulması için medya aracılığıyla talepte bulundu.
Sonuç olarak, belirli kişilerin kaybedilmesiyle ilgili sorumluların bulunması o kadar da zor değil. Ancak ortada, hangi rütbedekilerin sorumlu tutulması gerektiğine ve güvenlik güçleriyle isyancı gruplar hakkında dava açılmasına dair belirsizlik var.
Geçiş dönemi adaleti sürecinde ne tür suçlar yargıya tabi tutulacak? Toplu cinayetlerin yanı sıra, zorla kaybedilme, işkence, tecavüz, zorunlu göç gibi suçlar da savaş suçu sayılacak mı?
Mevcut geçiş dönemi adaleti yasasına göre ceza affına tabi tutulamayacak “ağır insan hakları ihlali” olarak tanımlanan 9 farklı suç bulunuyor. [Cinayet (1); alıkoyma ve rehin alma (2); zorla kaybetme (3); sakatlanmaya yada engelliliğe sebebiyet verme (4); fiziksel ve psikolojik işkence (5); tecavüz ve cinsel şiddet (6); özel veya kamusal mülke zarar verme, kundaklama yağma, el koyma (7); evi, toprağı yada herhangi bir yerleşimi zorla zapt etme (8); uluslararası insan hakları yada insani kanunlarıyla bağdaşmayan her türlü insanlık dışı davranış veya insanlığa karşı diğer suçlar (9).]
Ancak koalisyon hükümeti bünyesindeki Maosit partiler CPN-UML ve UCPN, tecavüz, zorla kaybetme, işkence ve soğuk kanlı cinayet işlemenin ceza affına tabi olmayan suçlar arasından çıkarılmasını öngören bir yasa düzenlemesi üzerinde çalışıyor.
İç savaş mağdurları tarafından komisyonlara yapılan şikayetlerin sayısı kısa sürede yüksek rakamlara ulaştı. Bu sayının kayıtlı olmayan vakalarla birlikte artması muhtemel mi?
Şimdiye kadar Hakikat ve Uzlaşı Komisyonu’na 46 bin, Zorla Kaybedilen Kişileri Araştırma Komisyonu’na ise 3 bin şikayette bulunuldu. Ancak başvuru tarihlerinin sonlanmasına kadar Hakikat ve Uzlaşı Komisyonu’na yapılan şikayetlerin 60 bine, Zorla Kaybedilen Kişileri Araştırma Komisyonu’na yapılan şikayetlerinse 4 bine ulaşması bekleniyor.
Suçlama yöneltilen kişiler arasında Nepal eski Kralı ve eski Başbakanlar da dahil olmak üzere bir çok üst düzey yetkili de bulunuyor. Bu kişilerin ağır insan hakları ihlallerinden dolayı yargılanması muhtemel mi?
İnsan hakları ihlalleriyle suçlanan herkesin tutuklanması mümkün değil. Şayet böyle bir şey mümkün olsaydı, ülkemizi yönetecek hiçbir lider kalmazdı. Söz konusu suçlar her iki taraf tarafından da işlendi. Ben şahsen, mağdurların rızası dahilinde siyasi bir anlaşmanın yapılması gerektiğine inanıyorum. Meseleler politik düzeyde bir zemine oturtulmalı ancak bu süreç aynı zamanda mağdurları tatmin edecek şekilde gerçekleşmeli.
Mağdurlarla sürekli iletişim halinde olan biri olarak şunu söyleyebilirim ki, mağdurların tek istediği şey, yakınlarına yapılanlar için özür dilenmesidir. Faillerin suçlarını itiraf etmesini ve suçlarından dolayı af dilemesini istiyorlar. Bunun yanı sıra, ailelerinin geçimini sağlayan yakınlarını kaybettikleri için büyük bir ekonomik sıkıntı içinde yaşayan mağdurlar tazminat beklentisi içerisindeler. Şayet sorumlular özür dilerse, hükümet mağdurların ekonomik destek, çocukların eğitimi, yaşananların hafızalaştırılması gibi beklentilerini karşılarsa, mağdurlar sorumluları affetmeye hazır olacaktır. Ancak hükümet halen kurbanların yakınlarıyla iletişim kurma eğiliminde değil.
Mevcut Maoist partilerin Nepal’deki geçiş dönemi adaleti sürecine ilişkin yaklaşımını nasıl yorumluyorsunuz? Yargılamalara yönelik eleştirel tutumlarının çatışma ve çatışma sonrası dönemde işlenen suçların cezasızlıkla sonuçlanmasına neden olabilme ihtimali var mı?
Eski isyancılar arasında yer alan Maoist parti, iç savaş dönemiyle ilgili meseleleri görmezden gelmenin sonuçlarının farkına varmış gibi görünüyor. Nepal Ordusu’nun üst kademesinden Albay Kumar Lama’nın evrensel yargı yetkisi kapsamında 2013’te İngiltere’de tutuklanması ve geçtiğimiz günlerde eski Başbakan ve Nepal Komünist Partisi lideri Pushpa Kemal Dahal (Prachanda)’nın hakkında hazırlandığı öne sürülen dava dilekçesi sonucu tutuklanma endişesiyle Avustralya ziyaretini iptal etmesi hem iktidar hem de muhalefet partilerini alarma geçirdi. Hükümet geçiş dönemi adaleti sürecine artık olumlu bakıyor. Sorunu ülke içerisinde çözmek istiyorlar. Hakikat ve Uzlaşı Komisyonu’nu oluşturan yasa değişikliği, süreci hem uluslararası kamuoyu hem de mağdurlar açısından kabul edilebilir hale getirmenin ilk adımıydı. Koalisyon hükümetinin büyük kısmını oluşturan Maoistler, geçiş dönemi adaleti sürecini kendi refahları için tamamlamak istiyorlar. Bu nedenle geçiş dönemi adaleti süreci şuan yumuşak bir şekilde ilerliyor. Yasa değişikliği iki yıl önce Yüksek Mahkeme tarafından teklif edildi ve uluslararası kamuoyu da hükümete söz konusu yasanın Yüksek Mahkeme’ce öne sürüldüğü şekilde değiştirilmesi yönünde baskıda bulundu. Artık yasa değişikliğini gerçekleştirmekten ve geçiş dönemi adaleti sürecini ilerletmekten başka alternatifleri bulunmuyor.
Nepal halkına yönelik geçiş dönemine dair bilgilendirici çalışmalar veya eğitim programları mevcut mu? Hükümet olası yeni bir çatışmanın engellenmesi için ne gibi çalışmalarda bulunuyor?
Bu gibi çalışmaların var olduğu söylenemez. Yakın bir zamana kadar hem hükümet hem de isyancılar yapılanları inkar ediyorlardı. Hiç kimse böyle bir şeyi düşünmedi bile. Bu yıl Barış Bakanlığı, üniversitelerdeki müfredata çatışma döneminin eklenmesi için barış fonundan belirli bir miktar tahsis etti. Ancak bu da henüz hayata geçirilemedi. Ülkenin yeniden çatışmaya sürüklenmesini engelleyecek hiçbir şey yapılmadı. Yalnızca hükümet değil, Nepal halkı da 10 yılda en az 100 bin aileyi doğrudan etkileyen kanlı isyanı unutmuş gibi görünüyor.





































Comments