Miroğlu: “MİT Anter’in öldürüleceğini biliyordu”
- Enise Askın
- Apr 26, 2016
- 3 min read
Birleştirilen Musa Anter ve JİTEM ana davasının ikinci duruşması, 25 Nisan’da Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutuklu sanık Hamit Yıldırım ve tutuksuz sanık Savaş Gevrekçi duruşmada hazır bulundu. 14 Mart 2016 tarihli son duruşmada tanık olarak dinlenmesine karar verilen emekli Jandarma Tuğgeneral Veli Küçük ise mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Hüseyin Özbilgin ve yazar Orhan Miroğlu tanık olarak ifade verdi.
İlk söz hakkı tanık Özbilgin’e verildi. Özbilgin şu ifadelerde bulundu: “1992'de Diyarbakır'da görev yaptım. Terör şubesinde ekip amirliği yaparak başladım. (Olay günü) Bir bölgeden silah sesleri geliyor araştırın dediler. Haberi alıp gitmemiz 15 dakika sürdü. Bölge gecekondu bölgesi, araçlar içeri girmiyor. Bir ara sokakta Musa Anter yerde yatıyordu. Yanında da genç bir şahıs can çekişiyordu. Olayı kim yaptı bilgi almaya çalıştık ama ağır yaralılardı”
“En iyi Kürt ölü Kürt’tür”
“Bilgi alamadık. Ambulans çağırdık. O zaman fazla ambulans bulunmuyor, anonsu tekrar ettim. Ambulans çağırdığımı gören arkadaşlarımız "Bırak ölsün en iyi Kürt ölü Kürt" dediler. Maalesef o zamanlar öyle bir algı vardı. Kaç kapıyı çaldık bilgi almak için. Çoğu kişi kapısını açmadı. Açanlar da görmedik, bilmiyoruz dediler” Savcının “Pusuya düşürülmüş gibiler miydi? Yoksa yanlarındaki biri yapmış gibi miydi?” sorusuna Özbilgin, “Bilmiyorum” şeklinde yanıt verdi.
Özbilgin’in ardından tanık Miroğlu konuştu:
“O geceki bağlantıları hatırlayabilmem mümkün değil, Hüseyin bey (Özbilgin) önemli bir tanıklık yapıyor. ‘En iyi Kürt ölü Kürt'tür’ lafını yanında bulunan görevlinin söylediğini söylemişti, şimdi sonradan gelen ekiplerden biri diyor. Muhtemelen o gün ambulans istemiştir ama herkes biliyor ki o gün üstü açık bir kamyonetle hastaneye kaldırıldım. Beni hastaneye kaldıranlar Arif Bekiroğlu, İhsan Aydemir. Onların da tanıklığı alınsın isterim”
“Adli mercilere başvurmak işimiz değil”
Musa Anter’in avukatlarından Barış Yavuz, Özbilgin’e, “Dört yıl boyunca Diyarbakır'da önleyici hizmet yaptınız. Kimlik arama ve benzeri. Dört yıl boyunca JİTEM yüzlerce insanı öldürdü. Kimlik sorarak yaptılar bunu. Hiç rastladınız mı?” diye sordu. Özbilgin, “Hiç kimsenin alnında JİTEM yazmaz. Bu şuymuş, bu şeymiş diye. Duyduğumuz şeyler vardı ama somut bilmiyorum. Biz bilemeyiz, işimizi yapıyoruz” cevabı verdi. Av.Yavuz’un “Duyduklarınızla ilgili adli mercilere başvurdunuz mu?” sorusuna ise Özbilgin, “Adli mercilere başvurmak bizim görevimiz değil” dedi.
Aygan’ın ifadesi alınsın, Yeşil’in MİT ifadesi verilsin
Ardından Anter’in bir diğer avukatı Selim Okçuoğlu söz alarak, soruşturmanın genişletilmesine ilişkin taleplerini sıraladı. Yeşil kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım’ın MİT'teki sorgulanmasına ilişkin kayıtların mahkemeye celbini talep eden Av.Okçuoğlu, uluslararası adli yardımlaşma kuralları çerçevesinde İsveç'te bir hakim tarafından orada yaşayan itirafçı Abdülkadir Aygan’ın da ifadesinin alınmasını önerdi.
“MİT’in cinayetten haberi vardı”
Olayla ilgili Mahmut Yıldırım'ın beyanlarına güvenilmemesi gerektiğini, cinayetle ilgili bilgi kirliği olduğunu iddia eden Miroğlu, “Elimde 14 sayfalık Perinçek'in başvurusu sonucu mahkemeye ulaşmış Yeşil'in ifadeleri var. Kimse Yeşil'e Musa Anter cinayetini sormamış. Yeşil'in oğlunun yazdığı bir kitap özetlenerek Yeşil'in ifadesi diye sunulmuş, bu bir skandaldır. MİT aslında Musa Anter'in öldürüleceğini biliyordu. Musa Anter Diyarbakır'a gitmeden önce Ankara'ya gelip koruma talep ediyor çünkü. Uğur Mumcu ve Musa Anter cinayetleri çok benziyor. MİT ‘Biliyoruz ama biz yapmadık’ gibi bir yaklaşım sergiliyor” ifadelerinde bulundu.
Mahkeme heyetinin ”Olay günü otele gelen kişinin Hamit Yıldırım olduğunu söyleyebilir misin?” sorusuna Miroğlu, “Yüzde yüz bir teşhis yapamam. Kitapta olayda iki gün sonra teşhisle ilgili çizilen resim ile Hamit Yıldırım’a ait olan resmin benzerliğine işaret ettim. Benim teşhisim Aygan’ın teşhisi gibi isabetli olamaz” cevabını verdi.
“JİTEM ana davası arka planda kalıyor”
Duruşmada Diyarbakır Barosu Başkanvekili Ahmet Özmen de konuştu:
“Bilinmesini istiyorum ki bu salondaki kimsenin siyasi görüşünü önemsemiyoruz. Bu salondakilerle defalarca bu devletin karanlık geçmişini aydınlatmak için aynı salonda beraber yer aldık. Birçok benzer dava gördük, fail olması gerekenleri hep tanık koltuklarından dinledik. JİTEM yapılanması içinde PKK itirafçılarının ve korucuların bulunup bulunmadığını sabahtan beri tartışıyoruz. Bunun anlamı yok. JİTEM bu kişileri kullanmış, bunu zaten biliyoruz. Bu JİTEM yapılanmasının ana unsurlarından birisidir. Biz hala JİTEM var mıydı yok muydu, PKK JİTEM içinde miydi değil miydi tartışması yapıyoruz. Bunlar çok afaki tartışmalar. 25 Nisan 2016. Bu, 25 Nisan 1996'da işlenen cinayetler yarın zamanaşımına uğrayacak demektir. Siz (Mahkeme Başkanına) tanıkla konuşurken ‘Dosyamız Musa Anter Davası ama faili meçhuller de eklendi’ dediniz. Oysa ki JİTEM Ana Davası var bir de. Çok önemli bir dava, arka planda kalıyor.
Sanık Hamit Yıldırım’ın avukatının yönelttiği sorular üzerine Musa Anter'in Öcalan'a alternatif olduğu için öldürüldüğü iddialarıyla ilgili konuşan Miroğlu, “böyle bir şey söz konusu değil. Çünkü Öcalan'ın, PKK'nin yükseliş dönemi o dönem. Musa Anter bağımsız düşünen biri, bir örgüte girebilecek birisi değil” dedi.
Sanık Hamit Yıldırım hakkındaki suçlamaları reddederek, “Orhan Bey benim fotoğraflarımı, ailemi biliyor. Benim aşiretimi de biliyor. Ben Musa Anter ya da Miroğlu'nu vurmadım” ifadelerinde bulundu. Yıldırım'ın avukatı da Aygan’la İsveç’te görüşen gazeteci Abdurrahman Şimşek ve Süphan Mete'nin dinlenmesini talep etti.
Mahkeme heyeti 17:00’de açıkladığı kararda, sanık Yıldırım’ın tutukluluğuna devam edilmesine, bir sonraki duruşmanın ise 20 Haziran 2016’da görülmesine hükmetti.
*Faili Belli’nin duruşma metninden yararlanılmıştır.







































Comments